Rusya Arktikası’nda Büyük Keşiflerin Sonuncusu: Severnaya Zemliya
Bu yazı Yeni Deniz Mecmuası‘nın Eylül 2022 tarihli 26. sayısında yayımlanmıştır. Avrasya kıtasının en kuzey noktasını oluşturan Çelyuşkin Burnu’nun (77°44’K) sadece 30 deniz mili kuzeyindeki adalar takımı Severnaya Zemliya (Kuzey Toprağı; keşfedildiğinde önce “Çar II. Nikolay Toprağı” adı verilmişti) yeryüzünde en son keşfedilen topraklardan biridir. Kuzey ve Güney Kutup noktalarına bile onun keşfinden önce ulaşılmıştı. Hem kuzeydoğu hem de kuzey batı geçitlerinin aşılması da ondan öncedir. 1878-1880 yıllarında Kuzeydoğu Geçidi’ni batıdan doğuya ilk kez aşan N. A. E. Nordenskiöld, Avrasya’nın bu en kuzey noktası ile Kuzey Toprağı arasındaki Vilkitskiy Boğazı’ndan üç direkli barko Vega adlı buharlı/yelkenlisiyle geçmiş ama iskelesinde kalan bu adaları görmemiştir. Üstelik Lena Irmağı’nın ağzına varana kadar, demek ki Çelyuşkin Boğazı’ndan geçerken kendisine eşlik eden ikinci bir gemi daha vardır: Lena. Onun da ne süvarisi ne de gemicilerinden biri, Çelyuşkin Burnu’na bu kadar yakın toprağın farkına varabilmiştir. 1893-96 yılların arasında, buzlaya ulaştığında buzlar arasında sıkışıp parçalanmadan buz tabakasının üstüne yükselecek biçimde inşa edilmiş, gene buharlı/yelkenli Fram gemisiyle çıktığı seferde, Fridtjof Nansen de aynı boğazı, o da iskele tarafındaki toprakları göremeden aşmıştı. Ardında Yeni Sibirya Adaları’nın batısında bir noktada buzlada sıkışmış ve onunla birlikte batı yönünde sürüklenmeye başlamış, sürüklenirken bu kez güneyinde kalan adaları gene görememişti. 1900 yılında Rus yerbilimci ve kutup araştırmacısı Baron Eduard Vasiliyeviç Toll (1858-1902) önderliğinde bir keşif heyeti, var olduğu düşünülen Sannikova Toprağı’nı bulmak amacıyla Zarya adlı yatla Sankt Peterburg’tan hareket etmiş, daha Çelyuşkin Burnu’na varamadan, Kara Denizi’nde kışlamak zorunda kalmıştı. Fakat ertesi yıl, 1901’de Çelyuşkin Burnu’nu aşmış ve Bennett Adası’na yönelmişti. Onlar da sonradan Severnaya Zemliya adını alacak toprakları görememişti. Belirtmek gerekir ki Uzakkuzey’de sefere çıkmış hemen bütün denizci, kâşif ve gezginlerin işaret ettiği gibi yılın her mevsiminde Rusya’nın Arktika sularında ve genel olarak Arktika’da görüş koşulları çoğu zaman çok zorlayıcıdır; bu sularda ufuktaki karayı, bulut yığınlarını, buzla kıyılarını ve denizi birbirinden ayırmak çoğu zaman güçtür. Işık koşulları, alçak bulutlar, sis ve renklerin niteliği, gümüşînin, kurşunînin, beyazın, mavinin ve mavimsinin sürekli değişken ve birbirine geçen katmanları manzarada bir belirsizlik yaratır. ![]() Rusya Arktikası (Kaynak: Nataliya Marchenko, Russian Arctic Seas – Navigational Conditions and Accidents, Springer, Berlin-Heidelberg 2012.) Oysa 1930-32 yıllarında bu takımadaya yapılan bir başka açınsama seferine katılan jeolog Nikolay Nikolayeviç Urvantsev, Severnaya Zemliya’nın yüksekliklerini bütünüyle örten buzul takkesinin, ender de olsa zaman zaman yaşanan iyi havalarda, hattâ çıplak gözle bile, Çelyuşkin Burnu’ndan görülebildiğini yazmıştır. ((N. N. Urvantsev’den aktaran W. Barr, “Severnaya Zemlya: The Last Major Discovery”, The Geographical Journal, Vol. 141, No.1. (March 1975) s. 63.)) Bu durumda bunca denizcinin bu karaları görememiş oluşu, olsa olsa ya Urvantsev kadar talihli (!) olmamalarıyla ya da onun da bir optik yanılsamaya kapılmış oluşuyla açıklanabilir. Bir de belki, varlığı bilinen bir topografya unsurunu görmenin daha kolay olduğu ileri sürülebilir mi? Hal böyleyken, demek ki Kara Denizi ile Laptev Denizi arasında var olan kara –bir takımada– kâşiflerin gözünden kaçarken, öte yandan Doğu Sibirya Denizi’nde, Yeni Sibirya Adaları’nın doğusunda da, aslında var olmayan karaların görüldüğü ileri sürülmekte ve ısrarla aranmaktaydı. Bunlar bir bakıma güneysel yarı kürede var olduğuna uzun zaman inanılan Terra Incognita Australis’in küçük ölçekte kuzeysel örnekleri, Terra Incognita Borealis gibi düşünülüyordu. Söz konusu topraklar Zemliya Sannikova ile Zemliya Andreyeva’dır. Rusya Arktikası Hidrografya Seferleri 1910-1915Japon donanması 1904’te, Rusya’nın Pasifik donanmasının üslendiği Sarı Deniz kıyısında, Liadong Yarımadası’nın güney ucundaki Port Arthur’ü (günümüzde Çin deniz üssünü barındıran Lushun limanını (38°46’K – 121°13’D) basarak büyük kayıplar verdirir ve böylece Rus–Japon savaşı başlar. Japonlarla çarpışmak üzere Baltık Denizi’nde Kronstadt’tan yola çıkan Çarlık filosu, Ümit Burnu yoluyla çok uzun bir yolculuktan sonra, Tsushima Boğazı’na ulaşabilmiş ve orada, büyük yenilgiye uğramıştır. Bu durum Rusları, Güney Doğu Asya kıyılarına ve Pasifik’e daha çabuk ulaşabilmek için Kuzey Buz Okyanusu yolunu kullanabilme olanağını araştırmaya yöneltmişti. Bu girişim aynı zamanda günümüzde çok ilgi çeken doğu ve batı geçitlerinin deniz ticaret seyir ve seferlerine açılması yolunda atılan ilk adım sayılabilir. Çünkü o dönemde Sibirya’nın kuzey kıyıları ile ülkenin iç bölgeleri arasında ulaşım ancak geyik ve köpeklerin çektiği kızaklarla, çok zorlukla ve pahalı biçimde sağlanabiliyordu. Böylece kimi küçük yerleşimlerin ve orada yaşayan az sayıda insanın deniz yoluyla ikmal ihtiyacı da giderilecekti. Bu çerçevede henüz Mare incognitum niteliğindeki Arktika Okyanusu’nun Rusya kıyılarını açınsamak amacıyla “Arktika Okyanusu Hidrografya Seferi” ((Bu hidrografya seferlerinin niteliği ve Severnaya Zemliya’nın keşif öyküsünü, beş yıl boyunca bütün seferlere katılan donanma doktoru Leonid Mikhailoviç Starokadomskiy’in (1877-1962) fevkalâde ayrıntılı, bilgilendirici ve çok parlak anlatısına borçlanıyorum: Charting The Russian Northern Sea Route, The Arctic Ocean Hydrographic Expedition 1910-1915, (translated and edited by William Barr). McGuill-Queen’s University Press, Montreal and London, 1976. 332 s.)) adı verilen bu girişim için, görece kısa bir süre içinde, yirmi yedi ayda, birbirinin eşi, çelik tekneli iki buzkıran, Taymir (Таймыр)ve Vaygaç (Вайгач) inşa edildi. ((Buzkıran düşüncesi daha eskiyse de, deniz buzunun belli bir kalınlığı geçmediği dolayısıyla bunu kırabilecek bir geminin Kuzey Kutup noktasına kadar gidebileceği ve bunun için uygun bir gemi inşa düşüncesi Amiral Stepan Osipoviç Makarov tarafından XIX. yüzyılın sonlarında savunulmuştu. Onun öncülüğünde İngiltere’de inşa ettirilen Yermak buzkıranının sağladığı başarı, Taymir ve Vaygaç’ın inşaatında yol gösterici olmuştur.)) Girişimin amacı, birçok yıla yayılacak gözlemlerle yörede kıyıya bağlı buz tabakası ile yüzen buz örtüsünün oluşum ve dağılma zamanlarının saptanması, oluşan deniz buzunun hareketleri ve kalınlığının belirlenmesi, derinliklerin ölçülmesi, akıntıların yön ve hızlarının saptanması, meteorolojik gözlemler ve Arktika’da seyir koşullarının belirlenmesi yoluyla güvenilir seyir haritaları ve seyir kılavuzlarının hazırlanmasıydı. Bu kapsamda o gemilerle, Kuzey Buz Okyanusu’na, dördü Vladivostok’tan başlayıp aynı limanda biten ve sadece sonuncusu Arhangelsk’te sona eren beş sefer yapılır.
![]() Bu çizim ve bilgiler 2020 yılında Rusya Arktikası Hidrografya Seferlerinin 105. yıldönümü dolayısıyla Sankt-Peterburg’ta Amirallik Dairesi’nde yapılan toplantıya katılan, söz konusu gemileri inşa eden Nevskiy Tersanesinin günümüzdeki varisi, makine endüstrisi kuruluşu REP Holding’in toplantıya katkılarını aktaran sitesinden alınmıştır https://www.reph.ru/en/press-center/news/7232/ Erişim 27.05.2022 1909 yılının Kasım ayında Kronstadt’tan yola çıkan gemiler Baltık Denizi’nden Kiel Kanalı ve Elbe Irmağı yoluyla Kuzey Denizi’ne ulaşır. Taymir’in buhar kazanında oluşan hasar nedeniyle önce Rotterdam’a ardından Le Havre’a uğramak zorunluğu doğar ve ikincisinde onarım için iki buçuk ay kalırlar. Akdeniz ve Süveyş Kanalı yoluyla, Singapur, Saygon, ve Şanghay’a uğrayarak sekiz aylık bir yolculuğun sonunda, 1910 yılının Temmuzunda Vladivostok’a ulaşırlar. Taymir ve Vaygaç’ın alt güverte iç bölmeleri
İlk sefer aynı yıl 30 Ağustos – 2 Kasım 1910 tarihleri arasında yapılır. Asya’nın en doğu noktası Dezhneva Burnu’nu aşarak Kuzey Buz Okyanusuna ulaşırlar. Çukuç Denizi kıyısındaki Uelen adlı Çukuç yerleşimin (66°9’34”K – 169°48’33”D) 30 mil kadar ilerisinde, Ekim ayının sonlarında kalınlaşan buz tabakası ve havanın düzelme ihtimalinin olmayışı, dönüş kararının alınmasına yol açar. Bu ilk seferde Vaygaç’ın komutanı, daha sonra Rusya tarihinde rol oynayacak bir denizcidir: hidrografya ve okyanusbilim uzmanı, kutup araştırmacısı, daha sonra amiral Aleksander Kolçak. İkinci sefer 4 Ağustos 1911’de başlar. Hokkaido ve Honshu adalarının arasındaki Tsugaru Boğazı’ndan geçerek Kuril Adaları’nın doğusundan Bering Boğazı’na yönelirler. 4 Eylül’de Kolyma Irmağı deltasının yakınında Medvezhiy Burnu karşısında gemiler demirler. Yol boyunca birçok noktada, göksel gözlemle yerlem belirlerler. Böylece Bering Boğazı’ndan Kolyma Irmağı’na kadar kıyının haritası çıkarılır, derinlikler ölçülür. O yıl Bering Denizi, Çukuç Denizi ve Doğu Sibirya Denizinde 2500 millik kıyı açınsanmış, 2900 derinlik ölçümü ve 11 göksel mevki tespiti yapılmıştır.
![]() Buzkıranlardan biri gevşek buzlada seyirde 1911 seferinin önemli sonuçlarından biri, o zamana kadar birçok ad verilmiş, (Kellett Toprağı, Plover Toprağı, New Columbia, Vrangel Adası) ve değişik bayraklar (Birleşik Krallık, Kanada, ABD, Çarlık Rusyası) dikilmiş Vrangel Adası’nın, Aleksander Kolçak’ın yerine atanan K. V. Loman komutasındaki Vaygaç mürettebatı tarafından ayrıntılı biçimde açınsanmasıdır. Bu çalışmalardan elde edilen bilgiler, 1916 yılında Çarlık Hükümeti tarafından yabancı ülkelere iletilmekle, adada Rusya egemenliğinin kesinleşmesine yol açılmıştır. ((William Barr, “The Voyages of Taymyr and Vaygach To Ostrov Vrangelya, 1910-15”. Polar Record, Vol. 16, No 101, 1972. s.213-234.)) ![]() Buzkıran teknesinin enlemesine kesiti Bu seferler sırasında seyirde büyük zorluklar yaşarlar. Taymir ve Vaygaç, karinalarının biçimi nedeniyle denizden çok etkilenen ve ağır yalpaya düşen gemilerdir. İkinci yolculuğun ilk günlerinde Pasifik’te, kuzeydoğu rüzgârının altında Taymir dakikada 16 kez 39° yalpalar. Bu korkunç bir durumdur. (s.42) Bu gibi uçsal ağırlıkta ve frekansta yalpalar keşif heyetinin yaşamını sürekli etkileyecektir. 1912 yılında, 13 Haziran-23 Ekim arasında, üçüncü sefer yapılır. Bu kez hedef Kolyma Irmağı’nın ağzından Lena Irmağı ağzına kadar olan kıyıları açınsamaktır. İlk önce Kamçatka Yarımadası kıyılarıyla ona yakın bazı adalar ve denizler açınsanır. Buz Okyanusu’ndaysa ilkin Medvezhiy Adaları ardından Yeni Sibirya Adaları açınsanır. Sonra Lena Irmağı’nın deltasına varırlar. Bu sefer sırasında Taymir buzkıranı 10.925 deniz mili yol almış, 200 deniz mili uzunluğunda kıyıyı açınsamış, 12 astronomik mevki tayini yapmış, 650 kez derinlik ölçmüştür. ![]() Büyük keşiflerinin öncesinde Taymir ve Vaygaç’ın komuta heyeti. Soldan sağa ön sıra: A. M. Lavrov, E. E. Petersen, A. G. Firfarov, P. A. Novopaşenniy, Sefer Komutanı B. A. Vilkitskiy, Dr. L. M. Starokadomskiy, V. V. Nilender. Arka sıra: E. E. Arngold, N. I. Evgenov, K K. Neupokoev, V. N. Goining-Gühne, A. N. Zhokhov, N. A. Gelshert, A. G. Nikolskiy. (1913) Bu ilk üç yılda yapılan seferlerde zaten bilinen kıyılar ve adalar açınsanmış, ancak haritaları geliştirilmiş, birçok mevkiin kesin yerlemleri belirlenmiş, meteorolojik gözlemler yapılmıştır. Öte yandan bu seferler sırasında Taymir’in hekimi Dr. Starokadomskiy, bir önceki yüzyılın deniz seferlerindeki uygulamayı sürdürmektedir. Bilindiği gibi özellikle Birleşik Krallık gemilerinde o dönemde gemi hekimleri aynı zamanda ziyaret edilen yörelerde, ülkelerindeki ulusal koleksiyonlar için bitki ve hayvan örnekleri toplamakla da görevliydiler. Kimi keşif seferlerindeyse, özel olarak doğa bilimciler görevlendirilirdi. Bougainville’in gemisinde Philibert Commerson, Cook’un gemisinde Joseph Banks ve Daniel Solander, ya da FitzRoy’un gemisinde Darwin bunlardandır. Starokadomskiy de, karaya çıkışlarda gerek botanik gerekse zooloji incelemeleri yapar. Bitki, böcek, kuş ve memeli örnekleri toplar. Öte yandan aynı zamanda denizi de taramaktadır. Deniz organizmalarından örnekler de, şimdilik ayrıntılı biçimde incelenmeden koruma altına alınır. Severnaya Zemliya’nın Keşfi9 Temmuz 1913 günü başlayan 4. seferde ise artık amaç Çelyuşkin Burnu’nu aşıp güneybatıya yönelme ve Kuzeydoğu Geçidi’ni ilk kez batı yönünde geçerek Arhangelsk’e ulaşmaktır. İşte bu sefer yeni keşiflere yol açmıştır. Bunlardan ilki 20 Ağustos 1913 günü Novaya Sibir Adaları’na yöneldiklerinde rastladıkları küçük, yüksek ve sarp adadır. Bu adaya seferin ve Taymir’in komutanı B. A. Vil’kitskiy’in babasının, hidrograf A. I. Vil’kitskiy’in adı verilir: Vil’kitskogo Adası. (75°42’K – 152°27’D.) Daha sonra Yeni Sibirya adalarını geride bırakıp batıya yönelirler. 2 Eylülde Çelyuşkin Burnu’na 12 mil uzaklıkta her iki gemi aşılmaz buz tabakasıyla karşılaşınca batı yönünde ilerleyemez ve buzlanın kenarını takip ederek kuzeye yönelirler. Üç saatlik bir seyir sonunda, ileride sancak yönünde, hiç beklemedikleri bir mevkide –aynı gün kısa bir süre güneşi görebilmişler ve bulundukları yerlemi saptayabilmişlerdir– kısmen karla kaplı alçak bir toprak parçası görürler. Çelyuşkin Burnu’nun kuzeydoğusunda o güne kadar bilinmeyen bir topraktır bu. Keşfettikleri bu adaya Küçük Taymir (Малый Таймыр Maliy Taymir) adı verilir. Taymir adanın doğu kıyısını, Vaygaç ise güneyini açınsamakla görevlendirilir. Ancak güney kıyı, karaya bağlı buzla örtülüdür, o gün saat 19.00’da gemiler buzlada demirler ve sefer komutanı ile bir heyet karaya çıkar. Taymir’in hekimi Starokadomskiy şöyle yazıyor: “Yarı karanlıkta ıssız ada kasvetli bir görünüm sunuyordu. Önümüzde düz, yer yer küçük kayalıkların bulunduğu kumlu bir toprak uzanıyordu. Donmuş yer kaya gibi sertti. Hava sıcaklığı o gün sıfırın altında 2-5 dereceydi. Cansız doğa arada bir uçup geçen yalnız bir martıyla canlanıyordu. Çevre ıssız, yabanıl ve sessizdi. Fakat bu sıkıntı verici ada bile bizi coşturuyordu. Varlığını kimsenin bilmediği yeni bir toprak keşfetmiştik.” ((Starokadomskiy, a.g.e. s.135.)) ![]() Birinci keşif seferinde Kolçak’ın komutasındaki Vaygaç buzlada sıkışmış durumda. Geceyle birlikte adadan ayrılırlar. Her iki gemi birlikte buzlanın kıyısını izleyerek kuzeybatıya yönelir. Gece kar sağanakları meydana gelir. Hâlâ batıya yönelmeleri mümkün olmamaktadır. Dr. Starokadomskiy şöyle anlatıyor: “Köprüüstünde durmuş, Taymir’in aralarından ilerlediği parçalı ve dağınık buz pidelerini seyrediyordum. [2 Eylülü 3 Eylüle bağlayan gece] saat 04.00’te genç Astsubay Gyune, vardiya nöbetini devraldı. Gyune’nin sağlığı iyi değildi ve yorgun görünüyordu. Görünüşe göre hiç uyumamıştı. Köprüüstüne tırmandı yanıma geldi, küpeşte tirizine dayanıp derin düşüncelere daldı. Sefer komutanı [Vil’kitskiy] o sırada, harita kamarasında, koyun postundan muhteşem paltosuna sarılmış, oturduğu yerde uyuyordu. Şafak vaktiydi, ufuk henüz pusun ardında gizleniyordu. Ve birden bire, ilerimizde ve rotamızın biraz sancağında, belli belirsiz yüksek bir kıyı şeridi görmeye başladım. Yanılıyor olabilir miydim? Arktika Okyanusu’nda bu türden optik yanılsamalar çok olur. Uzakta açıkça bir kıyı gördüğünüzü sanırsınız, ama ona yöneldiğinizde, bir bulutu ya da bir sis katmanını kara sandığınızı anlarsınız. Bunun gibi bir yanılsama içinde miydim? Henüz bir şey fark etmemiş olan Gyune’ye şimdilik hiçbir şey söylemeden, gözlerimi zorladım ve karanlıkta dikkatle görmeye çalıştım. Hayır, bir yanılgı olmazdı bu: kesinlikle bir kara görüyordum, sarp ve yüksek kara kitlesinin görünümü değişmemişti ve şimdi çok belirgindi; dağlarda kar lekeleri ayırt edilebiliyordu. Karşımda, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde dağlık bir kıyı yükseliyordu. Heyecanımı denetim altına alıp harita kamarasına adımımı attım ve komutanı uyandırdım. “Boris Andreyeviç, önümüzde bir kara görünüyor.” “Yeterince ada gördük” diye homurdandı Vil’kitskiy uykusunun arasında. “Batı’ya gitmeliyiz.” “Gelin kendiniz bakın Boris Andreyeviç, önümüzde bu kez yüksek bir dağ görünüyor.” Sonunda uyanan Wil’kistkiy, koyun postundan paltosunu bir anda sırtından attı, köprü üstüne koştu ve işaret ettiğim yöne dikkatle baktı. Soluk, karanlık gökyüzünün altında bilinmeyen bir karanın yüksek yalıyarları giderek belirginleşiyordu.”(( Starokadomskiy a.g.e. s. 136-137.)) Ardından Taymir ve Vaygaç o yıl ilk kez görülen üçüncü karanın kıyılarını açınsamaya girişirler. 81°07’ kuzey enlemine kadar yükselirler (s. 140) Ve adaların ancak doğu kıyılarının bir bölümünü kabaca haritalayabilirler. Bu kıyıdaki kesikliklerin, girintiler, körfezler mi, yoksa bu karanın bir adalar bütünü mü olduğunu henüz öğrenemezler. 4 Eylül 1913 günü Çar II. Nikolay adı verilen bu karaya Rus bayrağını çekerler. Verilen yerleme bakarak, bayrak çekilen yerin günümüzdeki Komsomolets Adasının kuzey ucu, Arktiçeskiy Burnu olduğu anlaşılmaktadır. Bu takımadanın bütünüyle açınsanması ve kıyılarının doğru biçimde haritalanabilmesi için 1930-32 yıllarındaki G. A. Uskadov açınsama seferini beklemek gerekecektir.(( Uskadov başkanlığındaki açınsamaların etraflı bir anlatımı için bak. William Barr, yukarda 1 sayılı dipnotta anılan kaynak.)) Öncesinde (1928) adı değişmiş, Severnaya Zemliya (Kuzey Toprağı) olmuştur ve başlıca dört büyük ada ile çok sayıda küçük ada ve adacıktan meydana geldiği öğrenilmiştir. (Başlıcalarına Ekim Devrimi Adası, Bolşevik Adası, Komsomolets Adası ve Öncü Adası adları verilir.) Bunlardan Bolşevik Adası’nın kuzeydoğu kıyısında 1947 yılında şaşırtıcı bazı buluntulara rastlanır. Kıyıdan 300 metre içerde yüzeyde insan iskeleti parçaları bulunur. Yakınında bir kamp ateşi kalıntısı ve çevresinde beş boş madeni kap görülür. Bunların paslanma durumundan en az 20-30 yıllık oldukları anlaşılır. Birkaç gün sonra Ahmatova Körfezinin (Zaliv Akhmatova) birkaç km içlerinde kıyıda, çivilerle birleştirilmiş kalaslar bulunur, bunlar gemi borda kaplamalarına benzemektedir. Bu kalıntıların 1912’de hiçbir iz bırakmadan kaybolan Gerkules adlı geminin kalıntıları olduğu ileri sürülmüştür. Eğer böyleyse Severnaya Zemliya’nın ilk kâşifi o seferin başkanı Vladimir Rusanov’dur. ((Starokadomskiy a.g.e. s.145. Fakat bu varsayım daha sonra B. I. Belov tarafından tartışılacak ve reddedilecektir. Bak. Çevirmen W. Barr’ın anılan esere eklediği son not: s. 298, not. 38.)) İki gemi, Severnaya Zemliya’nın keşfinden ve doğu kıyısı boyunca 81°07’K enlemine kadar yükseldikten sonra, dönüşe geçer, karaya bağlı buz tabakasının kenarındaki gevşek buzla içinde seyirle güneydoğu yönünde ilerleyerek birkaç gün önce (2 Eylül 1913) keşfettikleri Küçük Taymir Adası’nın güneydoğu ucunda demirler. 8 Eylül 1913 günü Dr. Starokadomskiy ile ikinci sınıf çarkçı Ivan Prusov ve telsizci Josef Nikol’skiy, Küçük Taymir Adası’nda açınsama gezisine çıkarlar. Adada kuzey yönünde 10 km kadar yürüyüp öteki ucuna ulaşırlar. Starokadomskiy, oradan adanın altı mil kadar uzağında bir başka adanın varlığını fark eder. İlk kez görülen bu ada (bu sefer sırasında dördüncü keşif) daha sonra açınsanacak ve onun adını alacaktır: Starokadomskiy Adası (Ostrov Starokadomskogo). Şimdi sıra Çelyuşkin Burnu’nu aşmaya gelmiştir. Ancak rota tamamiyle buzla kaplıdır. Bu buz tabakası nereye kadar ulaşmaktadır? Bunu gemilerden anlamak olanaksızdır. Bir heyetin karadan Çelyuşkin Burnu’na gönderilmesine karar verilir. Dr. Starokadomskiy, Yüzbaşı Lavrov ve beş denizci kızaklarla, önce karaya bağlı buzla üzerinde ilerleyerek karaya varır sonra karadan yola devam ederler. 1901’de Baron von Toll’un Çelyuşkin Burnu’na diktiği taşlardan işaret kulesini bulurlar. Ulaştıkları sonuç olumsuzdur. Kesintisiz yoğun buzla batı yönünde en az 25 mil kadar uzanmaktadır. Hattâ daha da fazla olabilir. Seferin devamı müzakere edilir. G(s. 155) emilerin kömür stoku hesaplanır ve 165 ton kadar kömürün bir tehlike yaratmadan yakılabileceği anlaşılır; bu miktar, gemilerin altı gün boyunca tam yolla buzlada ilerlemesi ve serbest suya kavuşmaları için yeterlidir. Ancak buzla beklenildiğinden daha kalın çıkar. 24 saatte ancak üç mil ilerleyebilirler. Bu durumda 13 Eylül’de Vladivostok’a geri dönmeye karar verirler. ![]() Buzkıranlar iki sefer arasında Vladivostok askeri tersanesinde kuru havuzda. ( Nisan 1912) Dönüşte ilk kez Matvey Matveyeviç Gedenstrom’un (Matthias von Hedenström) haritasında gösterilen ve daha sonra Eduard Toll’un varlığını doğruladığı Sannikova Toprağını gene özellikle ve umutla arar, gene bulamazlar. Ancak Bennett Adası’nda, Toll’un keşif seferinde orada bıraktığı jeolojik örnekleri almak için karaya bir heyet gönderilir. Ardından Vrangel Adası’na ve Kolyuşinskaya Körfezi’ne uğrarlar. Oradan çeşitli arızalarla boğuşarak Alaska’ya geçerler, kömür ikmali ve kazanların temizlenmesinden sonra, Kamçatka Yarımadası’nda Petropavlosk’a uğrayarak Vladivostok’a dönerler. Büyük keşiflerle parlayan bu sefer boyunca 6.375 millik mesafede 5.180 iskandille derinlikler ölçülmüş, 1.125 mil uzunluğunda kıyı şeridi haritalanmış, 13.000 mevki belirlenmiş, altı noktada manyetik sapma hesaplanmış, ayrıca deniz suyu ve deniz dibi örnekleri toplanmıştır. Taymir Yarımadası’nın Batısında Kışlama ve Arhangelsk’e Varış ![]() İki buzkıranın 1914-1915 kışında Taymir Yarımadasının batısında Ağustos ve Eylül aylarında sürüklenişleri ve sonrasında kışladıkları mevkiler: 1 Vaygaç, 2 Taymir (Bu çizim N. Marchenko a.g.e.’den alınmıştır) 1914 yılında ana hedef artık doğudan batıya geçişi başarmaktır. 7 Temmuzda beşinci ve sonuncu sefer için denize açılırlar. Kısa bir süre sonra I. Dünya Savaşı Umumi başlar. Hiçbir yerde oyalanmadan dosdoğru Çelyuşkin Burnu’yla Severnaya Zemliya arasındaki Vil’kitskogo Boğazı’nı aşmak üzere Taymir Yarımadası’na yönelirler. Rüzgâr ve akıntının etkisindeki deniz buzunun öngörülemeyen davranışları seyri çok güçleştirmektedir. Büyük zorlukla Çelyuşkin Burnu’nu aşar fakat sonrasında Ağustosun ikinci yarısıyla Eylül sonu arasında, Vil’kitskiy Boğazı’nda, 20 gün kadar buzlada sıkışıp sürüklenirler. Daha ileri gidemeyip 1914 Eylülünde, yarımadanın batı kıyısında 76°40’K – 100°30’D mevkiinde, Toll Körfezi açıklarında kışlama kararı alırlar. Kutup geceleri başlar, Güneşi tekrar 15 Şubatta –çok kısa bir süre için- göreceklerdir. O arada hava sıcaklığı -40° C ve daha altındadır. Beslenme koşulları bozulmuştur. Bir ara gemileri terk edip karadan Dikson’a ulaşmayı düşünürler. Çarlık Hükümeti Norveçlilerden yardım talep eder, ünlü Arktika kâşif denizcisi Otto Sverdrup, Eklips adlı gemiyle yardıma koşsa ve telsizle temas kursa da onlara ulaşamaz. Anılan mevkide kışlama sırasında bir subay ile bir gemici ölür ve Taymir Yarımadasında gömülürler. Gömüldükleri buruna Mys Mogil’niy (Mezarlık Burnu) adı verilir. Zor koşullarda geçen on bir aydan sonra ancak, 1915 Ağustosunda, Kara Denizi’nin doğu kesiminde buzla gevşer ve kısmen serbest sularda seyir başlar. 16 Eylül’de Taymir ve ardından Vaygaç, Arhangelsk rıhtımına yanaşır. * * * Bu seferler ve keşfedilen topraklar Arktika bilgisine büyük katkı sağlamıştır, bu nedenle önemlidir. Keşfedilen ve açınsanan toprakların yanı sıra var olduğu ileri sürülen bazı topraklarınsa (Sannikova ve Andreyeva Toprakları) yanılsama ürünü olduğu kesinlik kazanmıştır. Doğu Sibirya kıyıları hakkında yetersiz bilgiler, bu seferlerle gelişmiş ve örneğin Vladivostok ile Kolyma Nehri ağzı arasında seferler başlamıştır. Ayrıca çalışmaların sağladığı veriler sayesinde henüz iklim değişikliğinin etkilerinin son yirmi–yirmi beş yıldaki kadar belirgin olmadığı, hatta belki de henüz hiç fark edilemediği tarihlerde, Kuzeydoğu Geçidi’nde sınırlı da olsa deniz ulaştırması yapılabiliyordu. Ancak, bu geçiş seyirlerinden birçoğunun felaketle son bulduğunu da anımsamak gerekir. ((Rusya’nın kuzey kıyılarında seyir ve yaşanan deniz kazaları konusunda sabır ürünü ayrıntılı ve kapsamlı bir çalışma: Nataliya Marchenko, Russian Arctic Seas – Navigational Conditions and Accidents, Springer, Berlin-Heidelberg 2012.)) Nihayet bu keşfin önemli siyasal sonuçları da vardır. Bu keşif seferleri sonucunda Çarlık Rusyası Arktika Okyanusu’nda başkaları tarafından keşfedilmiş, adlandırılmış adaları (Bennett, Herald, Vrangel, Jeannette vd.) ve belli yerlemlerle sınırlı okyanus alanını, bitişiklik ilkesi uyarınca kendi egemenlik alanı ilan etmiş ((Pier Horensma, The Sowiet Arctic, Routledge, London 1991. s. 16.)) ve Sovyetler Birliği’ne Kuzey Okyanusu’nda geniş topraklar ve engin bir denizalanı miras bırakmıştır. Bununsa geo-stratejik açıdan günümüzde Rusya’ya sağladığı üstünlük hiçbir açıklama gerektirmeyecek kadar belirgindir. |