PULTAR SÖZLÜĞÜ: DENİZLÜK

 

Bu yazı Yeni Deniz Mecmuası‘nın Haziran 2022 tarihli 25. sayısında (s. 108-111) yayımlanmıştır.  

 

Bilinen şey, sözlüklerin uzun erimli, ısrarlı çaba ve sabır gerektiren işler olduğudur.  Ama aynı zamanda sözlük hazırlamak biraz, iyilik yapıp denize atmak gibidir, kullananı çoktur, ama yararını teslim eden, vurgulayan, yazarının adını anan yok gibidir. Kitabesi silinmiş çeşmelere, yol üstü sebillerine benzer mi bir ölçüde?

Sanırım gösterilmiş çabanın öneminden, özelliklerinden, değerinden ve asıl olarak özgünlüğünden ötürü sözlüklerin bazıları yazarlarının adıyla anılır.  Littré, Robert, Larousse,  Redhouse, Webster bunlardandır. Aklıma gelmeyen, bilmediğim başkaları da vardır şüphesiz. Gerçi bazılarını da yazarlarının adıyla anmasak bile biliriz. Kaşgarlı Mahmut’un Divân-ü Lügât’it Türk’ü, Şemseddin Sami’nin Kamûs-i Türkî’si bunlardandır. Ama örneğin Püsküllüoğlu, Devellioğlu,  Özön, Çağbayır gibi çağdaş sözlük yazarlarının adlarını o sözlükleri kullanan kaç kişi aklında tutuyor?

Bir 18. yüzyıl kâşif-denizcisinin, hem edebi nitelikli hem de fevkalâde teknik eserini Türkçeye çevirdikten sonra, kitaba yazdığım sunuş yazısının sonunda, çeviriye ilişkin notlarda iki denizcilik sözlüğü yazarı Refik Akdoğan ile René de Kerchove’a ((R. Akdoğan, Ansiklopedik Denizcilik Sözlüğü, Kendi yayını, İstanbul 1988;  Kerchove, International Maritime Dictionary, D. van Nostrand Company, Princeton 1948.)) ve ayrıca Tahsin Saraç’la, zımnen, Paul Robert’e borcumu belirtmek gereğini duyduydum. Ama bunu yaparken duraksamadım diyemem, o zamana kadar, sunuş yazılarında ya da özsözlerde buna benzer bir borç ödeme ifadesine rastlamış değildim. Alışılmış şey değildi…

Dolayısıyla belki ülkelere göre iyi veya kötü bir maddi karşılığı olsa da manevi karşılığı pek alınamayan bir çaba gibi geliyor sözlük işçiliği.

Nisan (2022) ayında yayımlanan Büyük Deniz Sözlüğü Denizlük, ((İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2022,  888 s.)) Prof. Dr. Mustafa Pultar’ın işte o türden uzun süreli çabasının, sabrının eseri.  Kendisi Türk denizcilik kültürüne daha önce Deniz Müzesi’nin kurucusu, Osmanlı deniz subayı Süleyman Nutkî’nin Kamûs-i Bahrî’sinin çeviriyazısını ((Kamûs-i Bahrî –Deniz Sözlüğü, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2011, 368 s.)) yayımlayarak katkıda bulunmuştu. İlk kez 1917 yılında eski yazıyla yayımlanan o kitap, sonrasında çıkan birden çok deniz sözlüğüne kaynaklık etmiş bir temel eserdir. Yazarın Türk denizcilik yazınına gene dil alanında bir başka katkısıysa, Denizin Dili Denizin Yazısı ((Amatör Denizcilik Federasyonu Yayını, İstanbul, 2010, 230 s. Bu eserde denizcilik diline ilişkin başlıklar dışında, göksel seyirde kullanılan yıldızlar ile deniz edebiyatı konuları da işlenir. )) adlı eseridir.    

Belli ki Sayın Pultar, denizcilik Türkçesinde genel bir savrukluğun yanı sıra bir türlü önlenemeyen söyleyiş ve yazış farklılıklarının ve çoğu zaman da, özellikle bazı çevrelerde gereksiz İngilizce sözcükler kullanılmasının rahatsızlığını duyan biridir. Bunu Denizin Dili Denizin Yazısı’nın birinci başlığında uzun uzadıya kâğıda dökmüştür.

Pultar Sözlüğü’nün Özellikleri

Yapıtın ilk bakışta dikkat çeken yanı fiziki özelliği ve oylumudur: 16×24 cm boyutlarında xiv+882 sayfa, görece ağır kâğıda basılı ciltli ve gömlekli bir kitap. Bu görünümüyle kitap kendinde etkileyicidir.  

İçeriğine gelince ilk özelliği, abecesel sıralamanın yanı sıra anlamsal öbeklere de yer vermesidir. Şöyle açıklanabilir: Bu bir meslek, ya da uzmanlık sözlüğüdür; dolayısıyla tek tek sözcüklerin yanı sıra –bileşik sözcük niteliği taşımayan– tamlamaları, deyimleri, komutları vd. içermektedir. Böyle olunca tek bir abece sıralamasına ancak kök sözcükler düzeyinde sadık kalabilmekte, ama o kök sözcüğün türevleri, ilişkili sözcükler, bir başlığın (girişin) alt başlıkları halinde yeni bir abece sıralamasına uymaktadır. Bu özellik kanımca biri olumsuz biri olumlu sayılabilecek iki sonuç doğuruyor.

Birincisi, olumsuz sayılabilecek yanı, böyle bir düzenlemenin kullanıcılar için zorluk taşıyabileceğidir. Örneğin “kontra omurga” tamlamasının anlamını merak eden biri bunu kontra mizana ile kontra palaserte arasında arayacak olursa bulamaz. Bunu ya omurga ya da kontra sözcüklerinin altında aramalıdır. (Burada şimdilik, sözlükte kontra omurga ayrı yazılırken, kontramizananın ya da kontraplasertenin birleşik yazılması sorununu bir yana bırakmalı. H. ve R Kahane ile A. Tietze de The Lingua Franca in the Levant’da, Venediklilerin dilinde contra’nın ön ek biçiminde sözcükle birleşmesinden ötürü bu yolu izliyorlar. Oysa Türkçe omurga sözcüğü ile birlikte kullanıldığında bir tamlama biçimini alıyor ve ayrı yazıyorlar. Tartışılabilir.)))

Nitekim ‘kontra’nın altında ikinci anlam öbeği (yedek, yalancı anlamları içinde) ‘kontra omurga’yı buluyoruz. Ancak henüz ne olduğu konusunda bilgimiz yok. Sadece bir altbaşlık halinde görünüyor. 

Bu kez omurga sözcüğünün altında arıyoruz. Burada gene ikinci anlam öbeği (bir geminin altında boydan boya uzanan ana taşıyıcı parça anlamında) ‘kontra omurga’ alt maddesini buluyoruz ve açıklamasını okuyoruz: “Yanal direnci artırmak için ya da omurgayı korumak amacıyla omurganın altına eklenen parça. Bkz. dış omurga”  

Aynı egzersiz örneğin ‘baca ventosu’ için de yapılabilir, bu terimi de ‘bacaluşka’ ile ‘bacayolu’ bileşik sözcüğü arasında bulamazsınız. Baca girişinde sıralanan türevler arasında bulabilirsiniz; ama ne olduğu orada açıklanmaz, bunun için “vento” girişini bulup onun türevleri arasında aramanız gerek. 

Uzmanlık sözlüğü yazıcılığı açısından burada bir sorun olduğunu sanmıyorum, böyle tematik sıralamalara başka sözlüklerde de rastlanır, ((H. ve R Kahane ile A. Tietze de The Lingua Franca in the Levant’da, Venediklilerin dilinde contra’nın ön ek biçiminde sözcükle birleşmesinden ötürü bu yolu izliyorlar. Oysa Türkçe omurga sözcüğü ile birlikte kullanıldığında bir tamlama biçimini alıyor ve ayrı yazıyorlar. Tartışılabilir.)) ancak kullanıcı açısından aradığı terimin anlamını bulmasında bir zorluk yaratabilir. Bu nedenle sık rastlanılan bir seçim değildir. Türkçe denizcilik sözlüklerinde örneğin Gürçay’ın Gemici Dili’nde ((Lütfi Gürçay, Gemici Dili, Genkur. Bşk. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (3. Baskı) İstanbul 1968. (İlk basımı 1943.))) , Refik Akdoğan’da, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Gemicilik Sözlüğü’nde (( Anonim, Çoğaltma, Dz. K. K. Basımevi,  Ankara 1994.)) ve başkalarında da türevler abecesel sıraya dâhil etmiştir, yabancı dillerde de tamlamalar, komutlar vd. için çoğunlukla izlenen yol düz abecesel sıralamadır.

Ne var ki bu seçimin kanımca çok yararlı bir özelliği de var. Böylelikle Denizlük, İngilizce konuşanların thesaurus, Fransızca konuşanlarınsa dictionnaire analogique dedikleri başvuru kitaplarına benzer bir işlev yüklenmektedir. Bunlar kimi açıklamalarda belirtildiği gibi salt eşanlamlılar ya da eş ve karşıt anlamlılar sözlükleri değildir. Daha önemli yanları benzeşen, çağrışan, yakın, bitişik sözcükleri de sıralıyor oluşlarıdır. Böylece denizcilik alanında yazanların ya da çevirenlerin sözcük seçim/kullanım çeşitliliğini yükseltecektir. Örneğin baca, köprü, direk, ambar, bumba, ırgat, güverte, pervane vd. birçok başlık (giriş),  bir gemiyi betimleyecek yazara ya da çevirmene çok geniş bir sözcük hazinesi sunuyor. Böylece kullanıcısının düşüncesini en iyi biçimde dile getirebilmesi için en uygun sözcüğü bulmasını sağlıyor.

Denizlük’ün bir başka özelliği ve katkısı, söyleyiş farklılıklarının (neredeyse –sanırım–  eksiksiz) bir dökümünü vermesi ve bunlardan birini asıl başlık seçerek bir tür yol göstermesidir. Bu girişimi sonuç verir de denizcilik dilinde bir standartlaşma sağlayabilir mi? Bilinmez.  Ama bu yolda en azından katkı sağlayacağını ve bu nedenle önemli olduğunu düşünüyorum.   

Bu sözlüğün en azından yazılı denizcilik dilinde –çünkü konuşma dilinin ânındalığı, uzun tartmalara meydan vermeyişi, bir de kullanılırken kulaktan öğrenilişi buna engeldir– bir birörneklik, standartlaşma yönelimi başlatmasını dilerim.

Yazar ayrıca, Denizlük’ün aynı zamanda bir Türkçe-İngilizce sözlük gibi kullanılabileceğini yazıyor (s. viii.) Nitekim hemen bütün başlıkların İngilizce karşılıkları eserde bulunabiliyor.  Bunun yararı gözardı edilemezse de, sözlüğün sonuna kullanıldıkları sayfaların belirtildiği bir İngilizce indeks eklenebilseydi eğer, sağlayacağı o yarar katlanarak artardı.  Böylece İngilizce-Türkçe sözlük gibi kullanılabilmesi de sağlanırdı.

Örneğin Reşat İzbırak o muhteşem Coğrafya Terimleri Sözlüğü’nde bu yolu izlemiştir. ((Coğrafya Terimleri Sözlüğü,  Öğretmen Kitapları Dizisi 157, Devlet Kitapları, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, İstanbul 1986 (ilk basımı 1964.) 464 s.))  O eserin sonunda tek bir abecesel dizi içinde, eski terimler dâhil Türkçe, Fransızca, İngilizce ve Almanca sözcükler birarada sıralanır ve kullanıldıkları sayfalar belirtilerek diğer dillerdeki karşılıklarına ulaşılır. De Kerchove’un yukarda anılan eserinde, bu kez, Almanca ve Fransızca iki ayrı indeks yer alır. Bu satırların yazarının katıldığı bir ortaklaşa çalışmada, (( Ö. Bozkurt, T. Ergun, S. Sezen, Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE Yayını, (3. Baskı) Ankara 2014 (ilk basımı 1998). 316 s.) İzbırak’tan etkilenerek Fransızca ve İngilizce karşılıkların bulunduğu sayfalar tek bir indekste sıralanmıştır. İlk basımı Türk Hukuk Kurumu tarafından 1943’te Hasan Âli Yücel’in “Sunuş”uyla yayımlanan Türk Hukuk Sözlüğü ((Eserin 4. basımı: Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanlığı Yayını, Ankara 1998. 582 s. ))  bu tertibi daha ileri götürmüş, sonuna Almanca, Fransızca, İngilizce ve Lâtince’den Türkçeye salt sözcük karşılıklarını veren bölümler eklemiştir. Yorulmaz bir sözlük kullanıcısı olarak bu uygulamanın olağanüstü verimliliğini ısrarla vurgulamak isterim.

* * *

Bu yapıtta eksiklikler bulmak belki mümkündür, öte yandan bazı karşılıklar ya da açıklamalar konusunda itirazlar da olabilir. Yukarda sadece değinilip geçilen kimi bileşik sözcükler konusu bazılarınca belki tartışılabilir. Kontra ve kuntra ayırımı sorgulanabilir (direğin üst çubukları ve kimi yelkenler için kuntra, direklerin gemideki sırası için kontra kullanımı). Fakat bunlar tamamiyle ikincil niteliktedir. Eserin bütünü hiç şüphesiz Türk deniz kültürüne dev bir katkıdır. Yazarın Denizlük’ü sonraki basımlarında daha da ileriye götüreceği beklenir, bellidir.  

Mektepte edebiyat öğretmenimiz, şair Zeki Ömer Defne: “Çocuklar” derdi, “sözlükler ellerinizde kullanıla kullanıla parçalanmalı.” Bunu sadece yabancı dil sözlükleri için değil, özellikle bildiğimizi sandığımız dil için, Türkçe sözcükler için söylerdi. Mustafa Pultar’ın bu değerli eserinin elimdeki nüshası henüz parçalanmadı, ama kısa zamanda hayli yıpranacağa benziyor.