Kuzey Buzdenizi’nde Üç Tarihi Yolculuk
Prisonnier des glaces, Les expéditions de Willem Barentsz (1594-1597). Les relations de Gerrit de Veer établies et présentées par Xavier de Castro. Editions Chandeigne/Editions UNESCO, Paris, 1996. [Buzun Tutsakları, Willem Barentsz’in Keşif Seferleri. 1594-1597][Bu yazı Finansal Forum Gazetesinin 25-26 Ocak 1997 günlü 30. sayısında, hafta sonu ilavesinde s. 6 da yayınlanmıştır]Willem Barentszoon, ya da yaygın olarak bilinen yazımıyla Barents, Kitay Ülkesine (Çin) ve Hindistan’a, Avrasya’nın kuzeyinden bir deniz yolu bulmak amacıyla, dört yüzyıl önce, 1596 yılının mayısında, üçüncü ve son kez denize açılmıştı. Onun, zorlu yolculuklarıyla elemli sonunun, yolculuğa katılan denizcilerden birinin, yardımcısı, ikinci kaptan Gerrit de Veer’in tuttuğu “seyir defteri-günlük”te anlatımının, yolculuk yazınına ve özellikle kuzey ve güney kutupsal iklimlere meraklı okurlar açısından ne kadar çekici olduğunu, ne türden umutlar yarattığını ve ardından ne heyecanlar yaşattığını betimlemek belki güçtür. Ama, sadece kitabı tanıtma denenebilir. Barentsoğlu Willem’in üç yolculuğundan son ikisine (1595 ve 1596 seferleri) katılmış ve felâketle sonuçlanan üçüncü yolculuktan sağ olarak Felemenk’e dönebilmiş oniki kişiden biri olan Gerrit de Veer’in bu yolculuklara ilişkin anıları, kuzey kutupsal bölgelerin keşif tarihinin hem güvenilir, hem de çok sık kullanılmış kaynaklarından biridir. Örneğin Svalbard tarihine ilişkin temel başvuru kitabının[1] yazarı Sir Martin Conway, takımadanın keşfini Barentsz’in seyir defterinin yanısıra, de Veer’e dayanarak anlatır. Daha yakın dönemdeki çalışmalar için de bu geçerlidir[2].
De Weer, birinci yolculuğu kaynaklara (muhtemelen Barentsz’in seyir defterine) dayanarak, ikinci ve üçüncü yolculukları ise, onları yaşamış ve seferi yöneten sorumlulardan biri olarak anlatmıştır. Metin teknik ayrıntılar içeren bir seyir defteri niteliğindedir. Hollandalı tarihçi Isaak Commelin, bu seyir defterini, metne sadık kalmakla birlikte, teknik ayrıntıları bir ölçüde ihmal eden ya da özetleyen ve üçüncü ağızdan bir anlatı biçiminde 1646 yılında yeniden yayınlar. Ve bunu yaparken, daha sonra elde edilen kimi bilgileri de metne ustaca yerleştirir. İşte elimizdeki kitap, Commelin’in Amsterdam’da 1702 yılında Etienne Roger tarafından ikinci baskısı yapılan 5 ciltlik, Hollanda Birleşik Eyaletlerince Oluşturulan Doğu Hintelleri Kumpanyasının Kuruluşuna ve Gelişimine Yardımcı Olan Yolculuklar Külliyatı‘nın ilk cildindeki metni esas almakta; onu başka eleştirel basılardan yararlanarak düzeltmekte ve tamamlamaktadır. Gravürler ise, birkaçı dışında, Levinus Hulsius tarafından basılan Almanca orijinal yapıtta (1598) yeralan eserlerdir. Kitapta, üç gemiyle yapılan birinci yolculuk (1594) oldukça kısa anlatılmaktadır. Bu yolculuk sırasında Novaya Zemlya’nın hemen bütün batı kıyısı açınsanmış ve mürettebat, uğradıkları adalara, burunlara ad verme ayrıcalığını yaşamıştır. Çağdaş haritalarda ne yazık ki bu adlara rastlanmaz pek. 1595’te ikinci yolculuk bu kez yedi gemiyle gerçekleştirilir. Filonun birinci kılavuzu gene Barentsoğlu Willem’dir. Novaya Zemlya ile Vaygat Adası’nın batısında 70°K dolaylarında, yüzen buzlar arasından doğuya doğru ilerlerler. Adanın kuzeyinden (Vaygat ya da Nassau boğazı; şimdi Karskiye boğazı) Tataristan Denizine (Şimdiki Kara Denizine) geçmeyi birkaç kez denerlerse de yüzen buzların yoğunluğu izin vermez. Barentsoğlu Willem, üçüncü ve son yolculuğunda ilkin Ayı Adasını (Björnöya) ardından da buzlar ve buzullardan bir düşsel ülke görünümündeki soğuk kıyılar ülkesini, Svalbard’ı, keşfeder. İlk gördüğü kıyılara bakıp oralara sivri tepeler anlamına Spitsbergen adını verdikten sonra (O sırada bu toprakları Grönland’ın bir parçası sanmaktaydılar), yeniden Björnöya’ya dönecek ve birlikte yola çıkan diğer geminin süvarisi Jan Cornelisz Rijp’le izlenecek rota konusunda anlaşamayınca, ondan ayrılacaktır. Rijp tekrar kuzey-batıya yönelir ve sonra ülkesine geri döner. Barentsoğlu ise kuzey-doğuya yönelir, daha önceki yolculuklarından bildiği Novaya Zemlya’nın kuzeyinden geçmeyi deneyecektir. 11 Temmuz 1596’da Kanin Burnu dolayındadır. Sonra, tanıdığı Novaya Zemlya’nın batı kıyılarını izleyerek kuzeye doğru ilerler. Yüzen buzlar zaman zaman tehlike yaratmaya başlar. 19 ağustosta Novaya Zemlya’nın kuzey-doğu ucunu dolanır ve güneye inmeye başlarlar. Ama Kara Denizi buzlarla kaplıdır. Zorlukla ilerlemektedirler. 21 ağustosta, bugün Barentsz Koyu adını taşıyan Ys-Haven’e (Buz Sığınağı) girerler. 24 ağustosta kuzey-kuzeybatıdan esen sert rüzgârın etkisiyle buzlar gemiyi sıkıştırmaya başlar. Barentsoğlu’nun gemisi ondan sonra bir daha serbest sularda hiç seyredemeyecektir. Böylece 10 ay sürecek bir buz tutsaklığı başlamıştır. Karada bir baraka inşa edip yerleşirler. O yılın son günü “soğuk öylesine şiddetliydi ki, ateş sanki her zamanki ısısında değilmiş gibiydi, ya da en azından ısısı yakınındaki nesnelere ulaşamıyordu; nitekim, ayaklarınızda ısıyı hissetmek için çoraplarınızın yanması gerekiyordu…” 1597 Haziranında sağ kalanlar, köprüsüz iki küçük tekneyle (bir balıkçı kayığı ve bir şalupa) aynı yoldan dönüşe geçerler. Olağanüstü bir dirençle, zorlu buz koşulları altında, tekneleri kimi zaman yüzen buzlar üzerinden aşırarak, 1400 deniz millik bir mesafeyi geçer, Kola nehrinin halicine ulaşırlar. Ama Barentsz, yolda ölür (20 Haziran 1597). Onunla birlikte yola çıkan onyedi kişiden sağ kalan onikisi, Kola’da bir Felemenk gemisine binerek yurtlarına dönerler.
Ama bu, “iyi yapılmış” ve “güzel” bir kitap değil sadece. Çünkü metin, coğrafya ve denizcilik bilgisindeki gelişmelerle, ticaret yoluyla zenginleşme çabası arasındaki ilişkiyi parlak biçimde ortaya koymasıyla, tarih felsefesi için, parıltılı bir örnek niteliğini de taşıyor. Yaprakları, nerdeyse çocuklukta bir serüven kitabı okur gibi çevirirken, bir yandan da, metinle dipnotlar, haritalarla gravürler, arasında gide gele, belki en güzel tarih kitaplarından birini okuyorsunuz. |